HALUK ÖZDALGA : Karadeniz’de sular ısınıyor

Foto: ABD’nin Romanya’ya konuşlandırdığı, yüksek muharebe yeteneğine sahip 101. Hava İndirme Tümeni (Airborn Division).

02.08.2023

Rusya’nın Tahıl Koridoru Anlaşması’ndan çekilmesiyle doğan gerilim, ilk planda dünyanın iki büyük tahıl üreticisi Ukrayna ve Rusya’nın ürünlerini küresel pazarlara çıkarmasıyla ilgili.

Ama arka planda, Amerika ve Rusya’nın Karadeniz’deki sert güç kavgası var.

Dünyanın en büyük gübre ihracatçısı Rusya, verilen sözlere rağmen kendi tahıl ürünlerini ve gübresini ihraç edemediği gerekçesiyle Türkiye ve Birleşmiş Milletler gözetiminde yürütülen anlaşmadan çekildi.

Ukrayna Cumhurbaşkanı Zelenski, BM Genel Sekreteri ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’a mektup göndererek, sevkiyatın Rusya katılmadan devam edebileceğini açıkladı. Ardından BM’ye başvurdu, Odessa ve yakınındaki limanlardan yola çıkacak gemilerin, batıda Romanya karasuları ve münhasır ekonomik bölgesi boyunca belirlenecek bir güzergahı kullanabileceğini belirtti.

Ukrayna, ABD koordinasyonu altında NATO üyesi Romanya ile eşgüdüm içinde hareket ediyor.

Moskova’nın tepkisi sert oldu, “Karadeniz’de Ukrayna limanlarına doğru giden bütün gemiler, potansiyel askeri kargo taşıyıcısı kabul edilecek” açıklaması yapıldı. Yani gemiler vurulacak veya el konacak. Kiev’den de Rus limanlarına dönük benzer sert tehditler yağdı. Karadeniz’de sular ısınıyor.

Amerika; Finlandiya ve yakında İsveç’in NATO’ya katılımı ile kuzeydeki Baltık Denizi’nde Rusya’yı kuşatmaya aldı. İsveç’in Gotland adası, kısmen de olsa Türk boğazlarının Karadeniz’deki önemine sahip. NATO dilediği zaman Rus donanmasının açık denizlere çıkışını engelleyebilir.

ABD benzer bir durumu Karadeniz’de gerçekleştirmek, Rusya’yı güneyden de baskılamak istiyor. O amaçla uzun süredir güttüğü hedef; üç NATO ülkesi Türkiye, Romanya ve Bulgaristan ile iki ‘ortak’ ülke Ukrayna ve Gürcistan donanmalarının Karadeniz’de müşterek deniz gücü oluşturması.

ABD kara ve hava birlikleriyle katılacak. ABD ordusunun en yüksek hazırlık düzeyine ve savaş yeteneğine sahip birliklerden 101. Hava İndirme Tümeni haziran sonunda Romanya’ya konuşlandırıldı. Tümen, düşmanın arka saflarına indirme yapmak dahil etkili harekât yeteneklerine sahip. İkinci Dünya Savaşı sonrasında ilk kez Avrupa’ya yerleşen tümen Ukrayna sınırına 150, Odesa’ya 250 km. mesafede.

Temmuz başındaki Vilnius NATO Zirvesi sonunda yayınlanan sonuç bildirisinde Karadeniz’e geniş bir paragraf ayrıldı. Karadeniz’in stratejik önemi, serbest seyrüsefer ilkesi, 1936 Montrö Sözleşmesi, müttefikler ve ortaklar (Ukrayna ve Gürcistan) arasında işbirliği, Rusya’nın yakından izleneceği ve önlemler alınacağı vurgulandı.

Buna karşılık Rusya, savaşın başında Kiev’de kontrolü ele geçirme planında başarısız kalınca doğu ve güneye yöneldi. Üç yeni hedef belirledi: Ülkenin ikinci en büyük kenti Harkiv, sanayi merkezi Dnipro-petrovsk ve Karadeniz’in gözde limanı Odesa’nın alınması. Ama o hedefleri de tutturamadı.

Ne var ki en azından Odessa’dan vazgeçtiğini söyleyebilmek zor. Rusya penceresinden bu şehir pek çok açıdan olağanüstü değer taşıyor. Son günlerdeki yoğun Odessa bombardımanı bir gösterge kabul edilebilir.

Ukrayna, Odessa ve civarı kıyı şeridini kaybederse denizle bağlantısı kesilmiş bir ülkeye dönüşecek, ağır darbe alacak. Ukrayna’nın NATO tarafından Rusya’ya karşı sopa olarak kullanım ağırlığı dip yapacak. Amerika’nın Rusya’yı Karadeniz’de kuşatabilmesi çok zora girecek.

Batı’nın Güney Kafkasya bölgesinde (Gürcistan, Ermenistan, Azerbaycan) etkili olma şansı asgari düzeylere gerileyecek, Amerika ‘ava giden avlanır’ durumuna düşecek. Moldava’nın doğusundaki Rusya yanlısı Transdinyester Cumhuriyeti “anavatanla” karadan kucaklaşacak. Ayrıca Kırım’la beraber Odessa’nın Rus tarih ve kültüründe öylesine muazzam özgül ağırlığı var ki, Putin büyük zafer elde etmiş olacak, belki adı Rus tarihinin Büyük/Veliki liderleri arasında anılacak.

Mevcut koşullarda Rusya’nın Odessa’yı alabilmesi uzak ihtimal görünüyor. Ama Ukrayna ordusu çökerse, mümkün. Kremlin’in halen izlediği “aşındırma savaşı” taktiği tam da o hedefi içeriyor.

Özetle, Karadeniz’e kıyıdaş olmayan Amerika kıyıdaş müttefikleriyle beraber Rusya’yı denizden kuşatmak istiyor. Devam eden çatışmalarda NATO destekli Ukrayna, Rusları Kırım dahil tüm bölgeden atmaya çalışıyor. Buna karşılık Rusya, Kırım’a ilaveten Odessa sahilini da ele geçirme hesapları içinde.

Haziran başında Ukrayna’nın başlattığı büyük karşı taarruz hiç iyi gitmiyor, ama savaşın nasıl son bulacağı henüz belirsiz. İhtimaller çok.

Belki yıl sonunda daha sağlıklı öngörülerde bulunmak mümkün olabilir.

*     *    *

Karadeniz’deki kriz Türkiye’yi yakından ilgilendiriyor.

ABD’nin Karadeniz’de Rusya’yı kuşatma hedefinin Türkiye dahil olmadan gerçekleşmesi zor.

ABD planında yer alan diğer dört kıyıdaş ülkenin (Romanya, Bulgaristan, Ukrayna, Gürcistan) deniz kuvvetleri zayıf. İkinci olarak, Montrö Anlaşması’nın uygulayıcısı Ankara, Türk boğazlarının yönetimini elinde tutuyor.

AKP iktidarı bugüne dek dikkatli bir yol izledi, Amerika’nın Rusya’yı Karadeniz’de kuşatma siyasetine mesafeli durdu. Washington’un Karadeniz jeopolitiğine verdiği önem ve Rusya’yı kuşatma projesine katılım için Ankara’ya yaptığı baskılar, medyaya yansıdığından fazla.

Tahıl nakliyesinin durması nedeniyle çıkan anlaşmazlık, baskıları daha da artırabilir.

Türkiye’nin ABD’nin tasarladığı projeye katılması Karadeniz’de askeri gerilimi artırır. Tahıl taşıması veya mevcut ortamda başka nedenlerle kolayca çıkabilecek nispeten küçük ihtilaflar, her an bir ABD-Rusya çatışmasına dönebilir, Türkiye kendisini hiç istemediği ve çıkarlarına uygun olmayan bir kavganın içinde bulabilir.

Tabii sorunun bir de Karadeniz’e çıkacak gemilere değişik sınırlamalar getiren Montrö Anlaşması yönü var.

Karadeniz’de ABD’nin liderliği altında Rusya’yı kuşatma projesinde yer almak, Türkiye’nin Montrö Anlaşması’nın objektif ve dürüst yöneticisi olma zeminini ortadan kaldırır. Hatta o anlaşmanın sonunu getirecek itirazlara yol açabilir.

Montrö Anlaşması’nın aslında ABD’yi çok mutlu etmediğine, Washington’un temelde “serbest seyrüsefer” ilkesini desteklediğine de işaret edelim.

O durumda ABD ve Çin dahil tüm devletler Karadeniz’e gemilerini serbestçe çıkarabilir, Karadeniz hızla dünyanın en gergin sularından Tayvan Boğazı’na dönüşebilir. 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir