Kürt Sorunu (4): Çözüm demokratik reformlar

30.10.2019
21. yüzyıl başında Türkiye’nin önündeki en yaşamsal konu Kürt sorunudur. Suriye savaşı bağlamında özellikle son iki yıl içinde yaşanan gelişmelerle, sorun uluslararası zeminlerde önde gelen bir gündem maddesine dönüştü.
Kürt sorununun nasıl çözüleceği veya demokrasi, insan hakları ve gönüllü birlik temelinde çözülüp çözülemeyeceği, Türkiye’nin kaderini belirleyecek. Bu sorunu çözemeyen bir Türkiye’nin, demokrasi ve iktisadi gelişme dahil önünde duran diğer hedeflerin üstesinden gelmesi çok zor.

Kürt Sorunu (3): AKP’nin çözüm süreci niçin yanlıştı?

28.10.2019
2007 seçimlerinden sonra AKP bir dizi demokratik açılım süreci başlattı. İnanç ve ibadet özgürlüğü ihlal edilen Alevilerin haklarının teslim edilmesine dönük Alevi Açılımı bunlardan biriydi.
Ardından Kürt Açılımı geldi. Bu isimlendirmeye tepki nedeniyle, ‘Demokratik Açılım’ ve ‘Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi’ gibi tanımlar da kullanıldı. Kamuoyu sonunda Çözüm Süreci ifadesini benimsendi.

Kürt Sorunu (2): Sorun dışarda değil, içerde

24.10.2019
Belli çevrelere göre Kürt sorununun nedeni, yabancı ülkelerin tahrikleri ve ayrılıkçı güçlere verdiği destek. Dış güçlerin rolünü doğru görülmeli ve anlamalıyız.
Bir ülkenin parçalayıcı olma potansiyeline sahip bir iç sorunu varsa, elbet bazı yabancı ülkeler bu durumu kendi çıkarları doğrultusunda yönlendirmek, istismar etmek isteyebilir. Bu tür müdahaleler uluslararası ilişkilerde sık görülür ve bazen hayli etkili de olabilir.

Kürt Sorunu (1): Önce doğru teşhis

20.10.2019
Barış Pınarı harekatı ile beraber Kürt sorunu, daha önce hiç olmadığı kadar kritik bir dönüm noktasına gelmiş bulunuyor.
Türkiye’nin Kürt sorunu şimdi, uluslararası gündeme oturdu ve uluslararası bir soruna dönüştü. Bu gelişme kesinlikle Türkiye’nin çıkarına değil ve muhakkak surette kaçınmak gerekiyordu. Ama olmadı.

Çarpık Irak siyaseti

22.09.2019
Son yıllarda hemen her alanda olduğu gibi AKP’nin Irak siyaseti de bozuldu ve giderek ülke çıkarlarına zararlar vermeye başladı. Bu önemli komşuyla ilişkileri incelemeye, filmi biraz geri sararak, bir önceki iktidar döneminden başlamak istiyorum.
1999 seçimlerinden sonra DSP-ANAP-MHP koalisyonu (57. hükümet) kuruldu, DSP lideri Bülent Ecevit Başbakan oldu.

Suriye kabusu

10.09.2019
Ana muhalefet CHP’nin geçen hafta sonu düzenlediği Uluslararası Suriye Toplantısı kamuoyunda haklı olarak büyük ilgi gördü.
İlginin nedeni AKP’nin büyük yanlışlar üzerine kurulu siyaseti nedeniyle Suriye krizinin bir kabus gibi üzerimize çökmesi. Bir başka neden, CHP dahil muhalefetin bugüne dek bu kabusa dönük bir çözüm önerisi ortaya koyamadığı için doğan beklentiler.

Nasıl bir Rusya siyaseti?

27.08.2019
Önceki yazımızda Rusya tarihine kısa bir bakıştan sonra, Rusya’nın Avrupa’nın bir parçası olduğunu ifade etmiştik. Şimdi Türkiye’nin, Avrupalı komşusu Rusya’ya karşı nasıl bir siyaset izlemesi gerektiğini ele alacağız.
Batı’yla rekabette bir kez daha geride kalan ve nefesi tükenen Sovyetler Birliği, 20. yüzyıl sonunda dağıldı. Böylece sadece dünya komünist sistemi değil, 300 yıllık Rus İmparatorluğu da son buldu.

Rusya Avrupa’nın bir parçasıdır

14.08.2019
Son dönemde Batı’da ve Ortadoğu’da dış ilişkiler sarpa sarınca, Türkiye’nin Rusya siyaseti nasıl olmalı sorusu bir kez daha güncellik kazandı.
Bu soruya iyi bir cevap verebilmek için, Rusya’ya biraz daha yakından bakmak faydalı olacaktır.
Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra dahi Rusya, açık arayla dünyanın en büyük ülkesi. Bunun yaklaşık dörtte üçünü Ural Dağları’nın doğusundaki uçsuz bucaksız topraklar oluşturuyor.

Önce Rus füzesi, sonra Rus ruleti mi?

5.8.2019
Pek çok şey gösteriyor ki S-400’lerin alınması büyük ölçüde AKP iktidarının Batı’ya, özellikle ABD’ye duyduğu öfkeden kaynaklanan siyasi bir karar.
Türkiye 1990’lardan beri hava savunma sistemini güçlendirmeye çalışıyor. Ancak böyle bir sistemin öncelikle ülkenin tehdit değerlendirmesiyle uyumlu olması şart. İlaveten Ankara’nın baştan beri aradığı iki koşul daha var: Alınacak savunma sistemi mevcut NATO elektronik istihbarat ağına bağlanabilir olmalı ve teknoloji transferi sağlamalı.
S-400’ler bu koşulların hiç birini karşılamıyor.

“Herkese meydan okumayın, düşman kazanmama yoluna gidin…”

28.7.2019
Başlangıçta Anadolu’da mevcut çok sayıdaki Selçuk beyliği arasında en küçüklerden biri olan Osmanlı Beyliği hepsini birleştirdi ve oradan bir dünya imparatorluğu çıktı. Daha güçlü ve büyük beyliklerin beceremediğini nasıl oldu da Osmanlı başardı?
Düşünmeyi tahrik eden bu soruya tarihçilerin verdiği ikna edici cevaplardan birine göre neden, Osmanlı Beyliği’nin Bizans’a komşu olması ve o nedenle dış dünyayla, özellikle Batı’ya doğru dış ilişkiler kurmak zorunda kalmasıydı. Yani dış ilişkiler doğuştan itibaren Osmanlı’nın genlerinde bulunuyordu.