20.06.2023
Muhalefet partilerinin çoğulculuk, demokrasi ve hukukun üstünlüğü gibi evrensel ilkelerde bir ittifakı söz konusu olmadığı için seçimleri demokrasi ve otokrasi arasında bir mücadele olarak değerlendirmeyi doğru bulmuyorum.
Ancak muhalefetin seçimleri kazanması durumunda, otokrasinin zayıflatılabileceği ve demokratikleşme yolunun açılabileceğini düşündüğümü belirtmeliyim.
Seçimlerden sonra muhalefet partilerinin de otokrasiye güzellemeler dizmeleri, iktidar ve muhalefetiyle, mevcut partilerin tamamının yeni siyaset marifetiyle tasfiye edilmelerinin demokrasi için bir “beka” sorunu haline geldiğinin altını çizmek istiyorum.
Ana Muhalefet Partisi CHP başta olmak üzere partilerin seçimlerden hemen sonra tekrar eski kodlarına geri dönmesi, sadece partileri değil, siyaseti ve mevcut siyaset tarzını topyekun sorgulamak zorunda olduğumuzu göstermektedir.
Mevcut partilerin, radikal ve ayırımcı ideolojileriyle toplumu kutuplaştırdığını, böldüğünü, düşmanlaştırdığını ve toplum sosyolojisini bozduğunu artık görmezden gelemeyiz.
İktidarın kutuplaştırıcı ve ayırımcı politikalarına karşı, ihtiyacımız ve beklentimiz muhalefetin itidal ve makuliyeti esas alan bir siyaset anlayışını geliştirmesiydi.
Ne yazık ki muhalefet, ideolojik çemberden çıkamadığı için alternatif olmaktan da uzaklaştı.
Bugün de seçimle elde ettiklerini, bir ticaret mantığı içinde korumalarının ve mümkünse daha büyük kazançlara dönüştürmenin çabası içinde oldukları gözlemlenmektedir.
Bu partilerden biri, hafta sonu olağan kongresini yapmaya hazırlanan İYİ Parti’dir.
Değişim konusunda bir beklentim yok. Çünkü adayları ve seçim stratejisini radikal milliyetçilik üzerine kurup seçim yarışında MHP’nin gerisine düşmesi, İYİ Parti’yi milliyetçiler için dahi umut olmaktan çıkardı.
Makul milliyetçilik yerine MHP tarzı milliyetçilikte ısrar etmesi, makul kesimi uzaklaştırırken, milliyetçi kesimi de MHP’ye yeniden yaklaştırdı.
Merkezileşme iddiası ise artık inandırıcı değildir, gerçekleşmesi mümkün de değildir. Sadece Sağ bir parti olmak için kongrenin son bir şans olduğunu düşünüyorum.
Sağ ve Sol ayırımının Türkiye siyasetinde bir öneminin kalmadığını biliyorum. İYİ Parti’nin, bir fark yaratmaktan başka şansı kalmadığı için Sağ’da konumlanmanın bir çıkış olabileceğini düşünüyorum.
Zira İYİ Parti için bu kongre, keskin bir viraja girmeğe benzer. Virajı almaması durumunda, büyük bir araç misali uçurumdan aşağı yuvarlanacaktır.
Kaptan (genel başkan) değiştirerek virajı geçmesi mümkün görünmüyor. Hem Meral Akşener’den daha karizmatik bir genel başkan adayı da şimdilik yok. Virajı kazasız geçmek, kaptanın maharetine kalmıştır.
Bu kongre ile ya radikal milliyetçilikle viraja sert girip savrulmayı göze alacak. Karşıda MHP olduğu için kuvvetle muhtemeldir ki savurulup uçurumdan yuvarlanacak. Parçalarını da MHP toplayacak.
Veya Sağ’da konumlanarak ve sağı dikkatlice takip ederek viraja yavaş ve sakin girip savrulmadan yoluna devam edecektir.
Ayrıca İYİ Parti’nin, MHP ve iktidarla mücadele etmeyi artık benimsemeyeceği kanaatindeyim. Parlamento faaliyetlerinde iktidara daha yakın politik tutum sergileyeceğini düşünüyorum.
Radikal milliyetçi bir parti olarak konumlanacağı bir siyaset alanı yoktur. Radikal milliyetçilik, İYİ Parti’yi MHP’yle birleşmeye götürecektir.
Demokrat veya merkez bir parti olma imkanı ve şansı olmadığı için İYİ Parti’nin tek şansının sağda konumlanarak, Sağ bir parti olarak yoluna devam etmesi gerektiğini düşünüyorum.
Politik deneyimi ve manevra kabiliyeti yüksek olan Eski Bakan, “kurt politikacı” Koray Aydın’ın Grup Başkanı olarak Parlamento faaliyetleri ve iktidar karşısındaki tutumu da İYİ Parti’nin geleceği için belirleyici olacaktır.