NURETTİN KALDIRIMCI : Siyaset, liderlik ve değişim

21.05.2023

Devleti ve milleti yönetecek siyaset kurumunun işleyişi, başarı ya da başarısızlığı bir toplumun kültürünün, eğitim sisteminin ve yönetim aklının en anlamlı göstergesidir.

Siyaset kurumunun ülkeye hizmet edebilmesinin olmazsa olmaz şartının insan ya da siyasetçi kadro kalitesi olduğu her geçen gün daha çok anlaşılıyor.

Siyaset bir vizyon ve strateji olduğu kadar fazilet ve dürüstlük mücadelesi de olmalıdır. İktidar partilerine veya iktidarın nimetlerinden faydalanmak isteyenlere bakılırsa, siyaset değerlerden soyutlanmış bir oyun gibi gözüküyor.

14 Mayıs seçimleri dolayısıyla gündeme gelen tartışmalar siyaseten nerede durduğumuza dair ciddi ipuçları verecek niteliktedir.

İktidar ve muhalefet partilerin benimsediği liderlik tarzı, ittifak stratejisi ve seçim kampanyası taraflar açısından değişik sonuçlar doğurdu. İlk tur itibarıyla iktidar başarılı, muhalefet tarafı başarısız oldu.

Adil bir rekabet ortamı bulunmadı, iktidar devlet destekli çalıştı. Ama muhalefet partilerinin kazanmak için yeterli şekilde hareket etmediği, en azından şimdilik, değişik seviyede yanlışlıklar yaptıkları da açıkça görüldü.

* * *

Çok partili rejime geçtiğimizden bugüne çağdaş kriter ve standartlara uygun bir demokrasimiz hiç olmadı. Askerimiz, sivilimiz, ama illaki her kanattan aydınlarımız demokrasiyi bir türlü özümseyemedi. Türkiye’nin hikayesinde kimin, özellikle hangi ideolojik grup ya da siyasi çizginin demokrasi sicili temizdir?

Liderler güçlendikçe otoriterliğe yönelmekte, parti içi disiplin artmakta, muhalefet veya iktidar olsun partiler içinde ve ülkede demokrasi azalmaktadır.

Liderler ve partiler bir türlü demokrasiyi içselleştiremedi. Ne parti içinde ne toplumsal ölçekte farklılıklara ve çoğulculuğa itibar edildi. Ortak aklın sinerjisi parti disiplinine feda edildi. Liderler dar bir kadro marifetiyle, oligarşik bir yaklaşımla, tek seçici olarak partileri idare etti.

Toplumsal açıdan “rol model” gibi konumlanan bazı liderler söylem ve eylemleriyle; demokrasiye, siyaset ve siyasetçiye güveni sarstı. Oy kaygısıyla sürdürülen popülist politikalar, sadece problemlerin ertelenmesine ve birikmesine yol açtı.

Ülkenin iyi yönetilmesi için gerekli anlayış ya da zihniyet değişimi bir türlü gerçekleşmedi. Hepsi rahmetli olmuş Menderes, Demirel, Özal, Ecevit, Türkeş, Erbakan birçok özellikleri bakımından ortaktılar. Şimdilerde Kılıçdaroğlu, Bahçeli ve Erdoğan aynı geleneksel çizgiyi üç aşağı beş yukarı sürdürüyor.

Siyasetçiler sosyo-kültürel olumsuzluklarımıza rağmen toplumun önünü açacak liderlik yani öncülük rolünde sınıfta kaldı.

Siyaset kulvarında özeleştiriye ve zihniyet değişimine şiddetle ihtiyacımız var.

* * *

Bizim dünyamızda lidere bağımlılığın, lideri kurtarıcı olarak görmenin bize özgü derin kültürel/sosyolojik temelleri olmalı.

Siyaset ve yönetim konusu aydınlarımızın gündeminden hiç düşmedi, hatta hayatın başka gerçeklerini unutturdu. Eğitim, hukuk düzeni, ekonomik ve sosyal örgütlenme, bilim ve teknoloji gibi başka gerçeklerin farkında olmayınca başarısızlık kader oldu.

Ülkenin kurtuluşunu belli bir siyasi görüş, parti ve liderde arayan kitleler; vizyonu, bilgi ve birikimi zayıf liderlere kaldı. Lider hele bir de karizmatik ise, ölünceye kadar başta kalmak ortak özellik haline geldi. Kıyamet kopsa genel başkanlıktan ayrılmamak esas, genel başkanın koltukta kalması için çaba göstermek ise yeniden seçilme garantisidir.

İdeolojik denebilecek partilerin liderleri doğal olarak daha otoriter olur. Sadece muhafazakar ve milliyetçi partilerde değil, kitle partileri dahil hemen hepsinde lidere bağlılık, farklı düşünmeyi ve eleştiriyi ihanet olarak tanımlamaya kadar gitti.

En kötüsü, liderin aynı zamanda iyi bir yönetici olduğu ve partisini olduğu kadar ülkeyi de iyi yöneteceği zannedildi.

* * *

Siyasetin devlette ve toplumsal hayatta gerekli değişimleri yapamadığı ve istediğimiz yere gelemediğimiz açık bir olgu.

Siyaset dünyamızda liderlik ve yönetimin nasıl olmasına dair bilgi ve ahlâk eksiğimizin bulunmadığını kim söyleyebilir?

Gelenek, kültür, kurumlaşma zayıflığı vardır. Parti liderlerinin kişisel ihtiyaç ve ihtirasları siyasi gelişmelerin nedeni olabilmiştir. Diğer yandan, liderleri yoldan çıkaran kendi mizaç, kişilik ve formasyonları olduğu kadar birlikte çalıştığı kimselerdir.

Demokratik yöntemle seçilen liderler başlangıçta ortak akla ve birlikte yola çıktığı arkadaşlarına değer verirken, yerini sağlamlaştırınca çevresindekileri olabildiğince yetenekli ama ilkeli davranmayacak tiplerle değiştirir.

Bana sorarsanız, partiyi ve ülkeyi kolay yönetme isteği bilgi ve birikim yokluğu anlamına da gelir.

“Yerli ve milli” siyasetimizde lidere gösterilen sadakat ve itaatin altında da öncelikle dünya nimetlerine kavuşmak isteği vardır. Çoğu zaman memleket ve millet hayrına ilkeli olmak riske girmek olarak anlaşılmış, saflık/beceriksizlik olarak telakki edilmiştir.

Güç ve nüfuz, mevki ve makam arzusunu meşrulaştırıp/aklileştirmek ikinci, üçüncü, beşinci halkadaki insanların ortak özelliğidir. Dolayısıyla “lider iyi ama etrafı kötü” demek bir safsatadır. İşin aslı, tencere kapak meselesidir!

* * *

Otoriterliği kolaylaştırsa da yeni sistem vatandaş tarafından şimdilik destekleniyor denilebilir. Sistem, eksik tarafları ve otoriter görüntüsü olsa da demokrasi kulvarında devam mı edecek yoksa parti devletini andırır bir rejime mi dönüşecek, göreceğiz.

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, sonuçları ve ödettiği bedeller bakımından sürdürülebilir değil. Mevcut sistemin sağlam bir teorisi yoktu, tabiri uygun ise “fizibilite etüdü” hiç yapılmadı.

Mevcut sistem bir kişinin altından kalkamayacağı yükü üstlenmesi anlamına geldiği kadar, bir kişinin aklına, duygularına, mizaç ve kişiliğine mahkum olmak da demektir.

İktidara kim gelirse gelsin, mevcut sistemin bir an önce ıslahı ve etkinlik kazandıracak düzenlemelerin yapılması en önemli siyasi görev gibi gözüküyor.

Yine bir yol ayırımındayız. 28 Mayıs’ta nasıl bir liderlik istediğimize, ülkemizin nasıl yönetilmesi gerektiğine karar vereceğiz.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir